Yaşam Koçu Tamer Akın'a göre Carstensen'in önerisi teoride ideal görünmekle beraber uygulamada ciddi sorunlara yol açabilir. Türkiye gibi genç nüfuslu ülkelerde 20'li yaşlarda yarı zamanlı çalışmak özel hayata zaman ayırma problemini çözebilir. Ancak, bu işten elde edilen gelirle hayatı sürdürürken zorlanma ihtimali çok yüksek. Bunun yanında, Akın'a göre iş hayatı açısından 40 yaşının üzerinde olmak belirli göstergeler açısından önemli olsa da yapılan işin niteliği gereği fiziki açıdan yüksek kondisyon gerektiren işlerde düşük performans yaratabilir. Öte yandan, bu önerinin hayata geçirilmesi 60 yaşlarındaki yetkin çalışanları kendi bünyesinde daha uzun süre tutmak isteyen firmalar açısından yararlı olabilir. Bu gibi düzenlemelerde kişilerin çalışmaya elverişlilik düzeyinin göz önünde alınması gerektiğini vurgularan Akın, "Emeklilik için belirli koşulların olması önemli. Bunun yanında, 65 yaşında olup da çalışma performansı kabul edilebilir düzeyde olan kişiler için farklı opsiyonlar sunabilen bir sistem yararlı olabilir" diyor.
LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) sonuçları hafta içinde açıklandı. Öğrenciler, önümüzdeki günlerde okuyacakları bölümü ve üniversiteyi seçecekler. Bu tercihi yaparken hayatlarının en önemli kararlarından birini de almış olacaklar. Çünkü, seçecekleri bölüm, ileride yapacakları mesleklerinin temeli olacak. Uzmanlar, bu kritik seçim öncesinde öğrencilere kendi karakterlerine uygun bir seçim yapmalarını öğütlüyorlar. Ailelere ise destek vermelerini ancak kararı onlara bırakmalarını tavsiye ediyorlar. Üniversiteye adım atmak isteyenler için uzun süredir devam eden maratonda artık sona yaklaşıldı. LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) sonuçlarının hafta içinde açıklanmasından sonra sıra üniversite ve bölüm tercihlerine geldi. Öğrenciler, 26 Temmuz - 2 Ağustos arasında belki de hayatlarının en önemli kararlardan birini verecekler. Çünkü, öğrenciler okuyacakları bölüme karar verdiklerinde aynı zamanda okul bittikten sonra geçimlerini sağlamak için yapacakları mesleklerini de seçmiş olacaklar. Bireyler, meslek seçimi ile hayatlarının en aktif döneminde, aktif olarak yapacağı işini belirlemiş oluyor. Bu nedenle kişinin kendine en uygun mesleği seçmesi hem hayatını, hem de başarılı olmasını kolaylaştırıyor.
Tamer Akın, bir yaşam koçu. İnsanların hayatına dokunmayı, onlara farklı bakış açıları kazandırarak kendi hayatlarının öznesi olabilmelerini misyon edinmiş bir koç. Kendi hayatını sorgulamalarla başlamış bir serüvenden, hep daha iyiye, güzele olan inancından başladı sohbetimiz. Ve derinleştikçe kendime döndü sorular. Kendi hayatıma…
Umarım siz de bu keyifli sohbetimizi okuduğunuzda kendi hayatınıza dair bazı ipuçları yakalayabilirsiniz.
Tamer Bey, kısaca kendinizden bahseder misiniz bize?
İstanbul doğumluyum. Kocaeli Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi bölümünden mezunum. Benim için üniversite yılları kendini keşfetme anlamında önemli tohumların filizlendiği yer oldu.Her zaman daha iyisi olduğuna inanan bir felsefeye sahibim. Sorgulamayı çok seviyorum. Sorular benim hayatımda büyük bir önem taşıyor. Bu sebeple de her zaman hayatı sorgulayan, bir şeyi nasıl daha iyi hale getirebilirim diyen bir bakış açısın sahip oldum.
Yaşam koçluğu serüveniniz nasıl başlıyor? Nasıl karar verdiniz bu mesleği icra etmeye?
Bazı sorgulamalar insanı farklı noktalara sürüklüyor. Mesela “Ben neden bu dünyada bulunuyorum? İş hayatında nasıl bir yerde olmak istiyorum?” gibi birtakım soruları kendime soruyordum. Bu sorular beni farklı konularda araştırmalar yapmaya yöneltti. Aslında ben lise yıllarımdan beri insanları dinlemekten ve onların sorunlarını çözmeye yardımcı olmaktan mutluluk duyuyordum. Bunu iş hayatında nasıl yapabilirim diye yoğun bir şekilde düşünürken koçlukla tanıştım. Bu yolculuğa çıkış gayem para odaklı değil tamamen kendi mutlu ve iyi hissetmemdi. Bu süreçte de sürekli okuyarak,eğitimler alarak, bu alanda çalışan uzmanlarla tanışıp onlarla işbirliği yaparak ilerledim. Üniversiteye gitmek,insanın hayatında başlı başına bir dönüşümü başlatıyor.Heleki farklı bir şehirde iseniz ailenizden ayrısınız ve yeni bir şehirde yeni bir yaşam kuruyorsunuz. Farklı kültürlerden pek çok insanla karşılaşıyorsunuz.Bu müthiş bir zenginlik.Tabi bir yönüyle de bu süreç içinde kendinizle daha çok yakınlaşma fırsatı buluyorsunuz. Bu da insanı çok geliştiriyor. Ben de üniversitede bütün bu farklılıkların gelişimiyle kendi yolculuğa çıkmış oldum ve “Ben ne yapmak istiyorum?, Ben ne yaparsam mutlu olurum?” sorularını kendime sordum.Üniversite yıllarında yapmış olduğum bir staj sırasında almış olduğum bir eğitimden çok etkilendim.Okul bittikten sonra bu alanda çalışmayı kafama koymuştum.Bu sorularım beni Türkiye’de kişisel gelişim kavramının öncülerinden birine götürdü. Kendisinin kitaplarından da çok etkilenmiş biri olarak bir gün kendisiyle Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Kariyer Günleri’nde tanıştım.Orada ben kendisine bu düşüncelerimden bahsettim.Kendisi de beni Erenköy’de bulunan bir eğitim şirketine davet etti.Orada birlikte eğitim çalışmalarına başladık. Ben onun asistanı gibi çalışıyordum.Birlikte çalıştığımız süre boyunca ondan birtakım eğitimler aldım, onun yanında eğitimlere katıldım. Bu şekilde benim koçluk ve eğitim alanındaki yolculuğum başlamış oldu.